Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Birkaç gün önce ‘karargâh rahatsız’ diye bir manşet atıldı. Milletin ensesinde boza pişirme dönemi kapanmıştır. Asıl darbeci zihniyetten milletimiz rahatsız. 15 Temmuz’da bu millet cesaretin en yüksek örneğini ortaya koydu. Milletimiz, ülkede ordunun da itibarının zedelenmesinin önüne geçerek, ülkeye olan borcunu hakkıyla ödedi. Bu milletin vergileriyle maaş alanların emri başka yerden almalarına ve ülkede kaos çıkarma arayışlarına tahammülümüz yoktur” dedi.
İzmir’de düzenlenen “Memur-Sen’e Davet, Tercih Evet” programında konuşan Ali Yalçın, Memur-Sen’in bir erdemliler hareketi olduğunu belirterek, “Memur-Sen olarak biz bir emek hareketiyiz. Ekmek mücadelesi veriyoruz. Alın teri kavgasının neferleriyiz. Bizim sendikal alana girişimiz esnasında ‘Bu iş sizin işiniz değil’ dediler. Siz bu işe göre değilsiniz demek istediler. Umudumuzu örselemek, yolculuğumuzu baltalamak istediler. Rahmetli Erbakan Hoca’nın 69’da kendi başına bir hareket başlattığında ‘hocam sen inanmışsın ama bir çiçekle bahar mı olur?’ diye küçümsedikleri bir zeminde, ‘Bütün baharlar bir çiçekle başlar’ diyerek yola koyulduk” şeklinde konuştu.
Memur-Sen’in ilkeli duruşunun kendi medeniyet öğretilerine dayandığını ifade eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki mevcut sendikacılığa reddiye olarak kurulmuş bir teşkilatız. Bizim kaldırım taşıyla, milletin arabasıyla sorunumuz olmaz. Biz hakkını ararken haddini aşan ve başkasının hakkına giren bir sendikacılık anlayışını asla doğru bulmayız. Memur-Sen olarak erdemli bir sendikal hareketiz. Bizim anlayışımız üç boyutlu direnişi referans alır. Bizim medeniyet öğretimiz bunu söylüyor. Bir kötülük gördüğünde elinle düzelt, gücün yetmezse dilinle müdahale et, ona da yetmez ise kalbinle buğzet. Sendikacılığımız ‘Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker’in izdüşümüdür. İyi bir şey varsa takdir ederiz, kötü bir şey olursa tenkit ederiz, kimden gelirse gelsin. Memur-Sen, bu temel ahlaki kaideler üzerine kurulmuş, bugüne kadar gördüğü bütün imtihanlardan alnının akıyla çıkmış bir teşkilattır.”
Hedef 1 milyon 111 bin 111 üye
Mayıs ayının yeni rekorların kayıt ve imza altına alınacak olması nedeniyle son derece önemli olduğunu kaydeden Yalçın, “Mayıs ayında, sendikaların ve konfederasyonların üye sayılarının tespiti yapılacak. Ağustos ayında ise 2018 ve 2019 yıllarında kamu görevlilerinin yararlanacağı haklarının belirleneceği 4. Dönem Toplu Sözleşme süreci başlayacak. İşte tam da bu noktada, yeni rekor eşiğimiz, Büyük Memur-Sen ailemiz için üye sayısı hedefimiz en az 1 milyon 111 bin 111 olacak. Bütün kamu görevlilerini, toplu sözleşme masasını, emeğin hakkı verildiğinde uzlaşma, alın terine haksızlık edildiğinde restleşme zemini olarak kullanma becerisini ispatlamış Memur-Sen’e davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
16 Nisan’da yapılacak halk oylamasına değinen Yalçın, bunun sadece bir siyasi mesele olmadığını dile getirerek, “Bunun bir siyasi parti meselesi olmayacağını, sadece siyasi partilere havale edilemeyeceğini, bunun ülkede bir sistem değişikliği olduğunu ifade etmek ve Türkiye’nin en büyük örgütlü gücü olarak bu alana ilişkin inisiyatif aldığımızı belirtmek için sahadayız. ‘Memur-Sen’e Davet, Tercih Evet’ buluşmalarıyla 81 ilde milletle buluşmak ve meseleyi bütün veçheleriyle anlatmak için yollara koyulduk” diye konuştu.
28 Şubat FETÖ’nün yolunu açtı
Konuşmasında 28 Şubat darbe sürecini hatırlatan Yalçın, şunları söyledi: “Bugün 28 Şubat... 20 yıl önce müstağni ve mütekebbir bir edayla millete muhtıra vererek, had bildirerek, bin yıl sürecek denilerek bu ülkeye ilişkin bir tasarımı ortaya koydular. Bu özgün bir tasarım değildi. Bu talimatla ortaya konan bir vesayet arayışıydı. İhaleyi dışarıdan almışlardı. Tıpkı bu ülkede NATO konseptine dâhil olduktan sonra her 10 yılda bir ihalenin birilerine verilip ülkenin kodlarıyla oynanmış olması gibi o zaman da talimatlar dışarıdan verilmişti. Bu ülkede seçilmiş başbakanı darbeyle indirip ipe götürdüler. 27 Mayıs’ı demokrasi bayramı diye kutlattılar bu ülkede. Seçilmiş bir başbakanı darbeyle indiren bir gelenek o günü demokrasi bayramı diye dayattı bizlere.”
Dönemin ihraç ve hukuksuzluklarını da dile getiren Yalçın, “Kılık kıyafetten dolayı binlerce akademisyenin ilişiği kesildi. O zaman kimsenin sesi çıkmamıştı. 11 bin 890 kişi kılık kıyafetten dolayı ceza aldı. 33 bin 271 kişi soruşturmaya tabi tutuldu. 2 bin 639 kişi irticacı diye etiketlendi. 11 bin insan istifaya zorlandı. 187 vakfın mülkiyetine, taşınmazına el konuldu. 21 vakıf kapatıldı, FETÖ’ye olabildiğince alan açıldı. Tek seçenek haline getirildi. Ve ülkenin başına nasıl bela olduğu 15 Temmuz’da anlaşıldı. Bu ülke bu travmayı yaşadı. 28 Şubat bu anlamda önemli bir tarih. 28 Şubat’ı asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Çünkü onlar kendilerini unutturmuyorlar. Birkaç gün önce ‘karargâh rahatsız’ diye bir manşet atıldı. Milletin ensesinde boza pişirme dönemi kapanmıştır. Asıl darbeci zihniyetten milletimiz rahatsız. 15 Temmuz’da bu millet cesaretin en yüksek örneğini ortaya koydu. Milletimiz, ordunun da itibarının zedelenmesinin önüne geçerek, ülkeye olan borcunu hakkıyla ödedi. Bu milletin vergileriyle maaş alanların emri başka yerden almalarına ve ülkede kaos çıkarma arayışlarına asla tahammülümüz olmaz” dedi.
Kamu görevlileri olarak istikrar diyoruz
Kamu görevlileri için istikrarın önemli olduğunu vurgulayan Ali Yalçın, şöyle konuştu: “Durmadan seçimlerin yaşandığı bir ülkede iyileşme olmaz. Bizimle beraber dünya savaşından çıkanların aldığı mesafe belli, bizim aldığımız mesafe belli. Bizim gibi ülkelerin üzerinde her zaman oyunlar oynanır. NATO’ya bulaştıktan sonra başımız beladan kurtulmadı. Biz kamu görevlileri olarak ‘istikrar’ diyoruz. Çünkü biz istikrarın olduğu dönemlerde ekmeğimizin hakkını koruyabiliyoruz. 16 Nisan’da uzun dönemli iktidar süreçlerinin başlayacağı, istikrarın süreceği, ekonomik kalkınmanın kalıcı olacağı, dolar-borsa dalgalanmaları ile milletin sinirleriyle oynanmayacağı bir ülke için tercihimiz ‘evet’ diyoruz.”