Eğitim-Bir-Sen Van Şube Başkanı Mehmet Ali Uca, eğitim çalışanlarının sorunlarıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Uca yaptığı açıklamada; eğitimin ve eğitim çalışanlarımızın sorunlarının göz ardı edilmemesi ve çözüme yönelik kararlar alınması gerektiğini ifade etti. Uca,
2022-2023 eğitim-öğretim yılının; enflasyonun olağandan daha çok yukarılara çıktığı, temel tüketim maddelerinin fiyatlarının yükseldiği, hayat şartlarının zorlaştığı, alım gücünün düştüğü, eğitim-öğretim masraflarının arttığı bir zeminde ve sorunların gölgesinde başladığını söyledi. Uca sözlerine şöyle devam etti:
Her ne kadar dünyanın genelinde ekonomik sarsıntılar, enerji krizi, kıtlık sorunu ve bu sorunların beraberinde getirdiği birçok başka problem gözle görülür bir şekilde ortada olsa da; ülkemizde, günlük hayatı zorlaştıran bu ekonomik sarsıntı etkisini kamu görevlileri başta olmak üzere sabit gelirliler ve diğer vatandaşlarımız üzerinde hissettirmektedir. Bu çerçevede, eğitim çalışanları, kamu görevlileri ve sabit gelirliler olmak üzere sosyal yardım desteği alan tüm vatandaşlarımız bu anlamda rahat bir yaşam, huzurlu bir iş ortamı ve üst düzey motivasyon anlamında desteklenmelidirler. Çalışanlarımızın ücretlerinde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyette mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır.
Kamu personel sisteminin temel yaklaşımı, insan onurunu öncelemek, insan haklarına saygılı olmak; mali, sosyal ve özlük haklarının tatmin edici bir noktada tutulmasıdır. Bu eksende bizler bugün özellikle Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan eğitim çalışanları olarak bakanlığımızdan önemsenme bekliyor, hiçbir çalışanımızın gerek maddi gerek manevi anlamda örselenmesini istemiyoruz. Çünkü köklü sorunlara kalıcı çözümler için, kararlı iradenin sergilenmesi ve kararlı adımların atılmasıyla mümkündür. Eğitimin ve eğitim çalışanlarımızın sorunlarını bakanlığımız ve kamuoyunun gündeminde tutmak ve bu sorunların bir an önce çözülmesi için buradayız ve bu sorunlar çözülene kadar haykıracağımızı ifade ediyoruz ve Eğitim-Bir-Sen olarak eğitim çalışanlarımızın öncelikli olarak tespit ettiğimiz ve aşağıda sıraladığımız sorunların bir an önce gündeme taşınıp çözülmesini bekliyoruz.
1-Öğretmenlik meslek kanununun kapsamı genişletilmeli, başta kariyer basamakları olmak üzere sorunlu tarafları giderilmelidir. Diğer sendikaların istediği gibi, “10 yılını dolduran öğretmenlere uzman öğretmen, 20 yılını tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilmelidir” şeklinde değil de 5 ve 6. Dönem Toplu Sözleşmelerde masaya taşıdığımız, “Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında, eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına dâhil kadrolarda bulunanlardan en az 8 yıl süreyle fiilen öğretmenlik yapmış olanlara uzman öğretmenler; en az 4 yıl süreyle fiilen uzman öğretmenlik yapmış olanlara ise başöğretmenler için öngörülen özel hizmet tazminatı ödenir” teklifi uyarınca, 8 yılını dolduran öğretmenlere uzman öğretmen, 12 yılını tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilmelidir. Bu çerçevede, toplu sözleşme teklifimiz esas alınmalı, sınav tartışması da son bulmalıdır.
2- Eğitimin kalitesi için ter döken şef, memur, teknisyen, tekniker, hizmetli ve diğer çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Sözü edilen meslek gruplarında bulunan tüm çalışanlarımızın özel hizmet tazminatlarının arttırılması, özel hizmet tazminatı olmayan çalışanlarımızın maaşlarında bulunan denge tazminatı kaleminin iyileştirilmesi elzem bir durumdur. Ayrıca öğretim yılına hazırlık ödeneği eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim ödeneği miktarı geldiğimiz süreçte çok komik rakamlarla eş değer hale geldiğinden tazminat miktarının yükseltilerek bir maaş tutarında ödenmesi sağlanmalıdır.
3-Ek gösterge düzenlemesi talebimizi toplu sözleşmede karara dönüştürmüştük. 5 milyon 300 bin kişiyi kapsayan düzenlemede bazı eksiklikler görülmüştür. Şefler ve teknikerler başta olmak üzere, düzenlemede onarılması gereken hususlar, bir torba kanunla atılması gereken bazı adımlar var. Bu adımların TBMM’nin açılışı sonrası hemen gündeme alınacak şekilde çözülmelidir.
4-Eğitimcilere şiddete karşı yasal düzenleme yapılmalıdır. Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim-öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarımıza karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır.
5- İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sistemi hayata geçirilmelidir. İstihdamda güçlük çekilen yerlerde en büyük eğitim sorunu, istikrarlı istihdamın sağlanamamasıdır. Söz konusu bölgelerde kadro istikrarını sağlamanın yolu cebri uygulamalar değil, teşviki yöntemlerdir. Eğitim çalışanlarına, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları hâlinde illerin mahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmelidir.
6-İl milli eğitim müdür yardımcıları, ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürlerimizin gerek tüm ısrarlarımıza rağmen öğretmenlerimize verilen kariyer basamaklarından yararlandırılmamaları neticesinde oluşan hak kayıpları gerekse de ek ders alamamalarından ötürü oluşan hak kayıplarından ötürü çok acil bir şekilde özel hizmet tazminatlarının tatmin edici şekilde arttırılması gerekmektedir. Bu sorunun çözülmemesi durumunda eğitim hizmetinin yönlendiricileri olan bu arkadaşlarımızın hem öğretmenliğe geri dönüşlerine şahit olacağız hem de bu görevlere istekli ve liyakatli çalışanlarımızın öne çıkmalarını engelleyecek ve eğitim-öğretim süreci sekteye uğrayacaktır.
7- Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalı, kadrolu istihdam esas olmalıdır. Öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenlik dayatması, hukuki olmadığı gibi çalışma ilişkileri yönünden de kabulü ve tahammülü mümkün değildir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir.
8-Değişen şartlar göz önüne alınarak banka promosyon sözleşmeleri güncellenmelidir. Kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar arasında, ekonomik veriler ve hedefler dikkate alınarak promosyon anlaşması yapılmakta ve kamu görevlilerine ek mali imkân sağlanmaktadır. Salgın süreciyle başlayan küresel krizin yansıması olarak ekonomide yaşanan dalgalanmalar ve yüksek enflasyon rakamları, kamu görevlileri adına bankalara yatırılan paraların hacmini de artırmıştır. Buna rağmen, geçmiş dönemde yapılan anlaşmalar gereği kamu görevlilerine verilen promosyon ödemeleri düşük kalmıştır. Bu çerçevede, yeni yapılan anlaşmalar kapsamındaki promosyon ödemeleri ile geçmiş dönem promosyon ödemeleri arasında uçurum oluştuğu gerçeği görülmeli, promosyon ödemelerinin kamu görevlilerinin emek ve ücretlerinden kaynaklanan bir hak olduğu unutulmamalıdır.
9-Öğretmenlerimize ve çalışanlarımıza görev yerine ulaşımda servis desteği ya da yakıt desteği sağlanmalıdır. Son zamanlarda artan yakıt fiyatları neticesinde ulaşım giderleri fazlalaşmış, bireysel araçlarla ulaşım neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Ayrıca özellikle kırsal kesimlerde görev yapan öğretmenlerimiz için bu süreç çekilmez bir hale gelmiş, ulaşım sağlayıcı firmalar ya da bağımsız kişiler fiyatları tekel biçimine dönüştürerek istedikleri fiyatlandırmayı yapar hale gelmişlerdir. Görev yerine gitmek zorunda kalan ve kırsal kesimde çalışan meslektaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları bu keyfi uygulama neticesinde gelirlerinin 1/10’unu buraya ayırmak zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenlerle eğitim çalışanlarımızın görev yerlerine ulaşım sağlarlarken hem güvenli şekilde ulaşmaları hem de devlet destekli sağlanacak olan ulaşım ücreti ya da yakıt desteği sağlanmalıdır.
10-Gerek öğretmenlerimize gerekse de eğitim çalışanlarına mesai dışı verilen seminer, toplantı, kurs vb. etkinliklerin mesai saatleri içerisinde ya da fazla mesai ücreti dahilinde yapılması sağlanmalıdır.
11-Milli Eğitim Bakanlığımızın yakın zamanda duyurduğu öğretmenevlerinde öğretmenlerimizin yüzde 50 oranında konaklama indirimi alacağı konusunu takdirle karşılıyoruz. Ancak bu indirimin kapsamının genişletilerek tüm eğitim çalışanlarını ve indirimin tüm aile fertlerini kapsaması gerekmektedir.
12- Sendikamızın kazanımıyla elde edilen nöbet ücretinin arttırılması ve ihtiyaç halinde haftada bir defadan fazla tutulan nöbet karşılığında ikinci nöbet ücretinin verilmesi sağlanmalıdır.
Bu vesileyle 2022-2023 eğitim-öğretim yılının tüm paydaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor, kazasız belasız bir eğitim-öğretim yılı olmasını temenni ediyoruz. Unutmayalım ki ilgilenirse Eğitim-Bir-Sen ilgilenir, yaparsa Eğitim-Bir-Sen yapar, çözerse Eğitim-Bir-Sen çözer, dedi.